Friday, November 26, 2010

Black Friday nam-ı diğer kara bela..

Hiç savaşa katılmadım ama savaş böyle bir şey olsa gerek.. Uzun zamandır hiç bu kadar insanı bir arada görmemiştim. Kabile, evet doğru kelime ortak bir dili konuşan (ya da konuşamayan) bir kabilenin ortasında buldum kendimi bugün. Amerika'da Thanksgiving'den sonraki gün; Black Friday.. Adının black olmasının sebebi mağaza dışına kadar kuyruk oluşu, bir nevi kara bela. Yani ben insan canlısı olmasam bitmişim, günü tamamladım ve bir polish,bir ispanyol birde zenci sanırım African American arkadaşım oldu.. Okudukları okullardan hobilerine, gördükleri sivilce tedavilerine kadar bir sürü şey öğrendim. 2 saat ve daha fazla bir sırada arka arakaya bekleyince, tanıştığınız insanla o esnada evlenip yuva bile kurabilirsiniz. Anlamadığım, normalde dolarların havada uçuştuğu bir mağazada nasıl %70 indirim yapıp hala kar ediyorsunuz aa ınsanlar. İşte bugün tekrar anladım, bu marka işlerini bırakıyorum. Kim bilir neye mal edip neye satıyorlar, bu düpedüz saçmalık. Bundan sonra sade bir yaşamı tercih edicem, özüme dönüyorum. En son nikon ve gayette iyi bir makineyi 100 dolara görünce kan beynime sıçradı! Ben yıllar önce Olympus'u 600 liraya almıştım! bu ne sacmalık yahu..

Neyse diyeceğim o ki zaten geçmişte insanlar bu günde ezilerek can vermişler. Düşünsenize bizde böyle bir gün oldugunu : ) Cam çerceve ıner, yagma gırla gider. Acı ama gerçek, maalesef bu böyle.. İlk defa ben saat 9'da bir alışveriş merkezine girdiğimde otoparkta binlerce araba vardı çünkü store'lar dün gece 12'de acıldı. Ben daha öncede black friday'de burdaydım ama hiç böyle kahramanlık yapıp bir yere dalmamıştım.Gün sonunda bayılmak üzereydim ama yinede uzun zamandır peşinde olduğum şeyleri daha ucuza almayı başardım : ) Bu günün adının neden black friday olduğuna ilişkin çeşitli hikayeler okudum ama tek bir sebebi yokmuş anladığım kadarıyla, daha da doğrusu rivayet çoğu.. Kimisi bugünün çalışanlara black olduğunu söylüyor yani kasiyerler, mağaza çalışanlarına.. Çalışmak zorundalar ya ondan. Bugünün en önemli özelliği ''Christmas Shopping'' zamanının başlangıcı olması. Açıkçası ben başkada bir neden göremedim.. Maksat parekendeciler bayram etsin, ekonomi canlansın falandı filandı.. Bunlar boş işler ey insanlar! bir daha bu aktiviteye katılmak isteyceğimi sanmıyorum. Belki elektronik almak mantıklı olabilir yani bazen gerçekten laptopları bedava veriyorlar. Saçma ama gercek!Tüketmek güzel şey tabi, insanız tutkularımız var sahip olduklarımıza ilgimiz var, sahip olma  hevesimiz var bütün bunları kabul etmeme rağmen sanırım bundan sonra daha az tüketimden yana olucam. İnsanları doyurmak daha güzel olsa gerek..Manevi şeylerde daha fazla gözüm olduğunu farkettim ya da büyüyorum diyelim.. Her gördüğümü istemek ve elde etmek çocukluğumda kalsın.

Tüketim zehirlenmesi geçirmişim değil mi? : ) Maneviyata doğru ilerleyip, ışığa doğru yükseldiğime göre bunun başka açıklaması olamaz. Sadece bir yığın insanı bir arada bir şeyler almaya çalışırken görünce, dur bir dakıka dedım ya, bu dünyada çok aç insan var siz ne yapıyorsunuz? Onların hepsine ihtiyacınız mı var? Anlıycağınız kafam karıştı.. Zaten eskiden beri maddiyata önem veren biri olmadım hiç. Bir şey gerekiyorsa alırım gerekmiyorsa almam. Marka olayıyla hıç ilgim yok, doğru dürüst anlamam bile.. yani hangi modacı ne kolesiyonu çıkartmış bilemedim hiç.. Zaten söyledim ya isim hafızam da yok, ögrensem bile çok kısa sürüyor unutmam. Haha magazin bile okumam. Ot gibi yaşıyorum anlycağınız, tabi yaşıtlarım cici, barbie bebekleriyle oynayan hatunlarla kıyaslarsanız. Napiyim ilgi alanı işte boş geliyor bana, arada deniyorum ama üzerime yakışmıyor o kimlik ondan fazla tutmuyorum. Bir de en çok neyi garipsiyorum biliyor musunuz? Tabiki biliyorsunuz, söyledim ya.. Şu ego olayını.. Ben hep özel okulda okuduğum için etrafımdaki daha kişilikleri bile oluşmamış gençler sürekli birbirlerini giydikleri markalarla ezmeye çalışıyorlardı.Onları izleyerek büyüdüm gerçekten. Böylece ne yapmamam gerektiğini öğrendim. Yeni ve daha yukardakı bır marka alt ve orta kesime indıkce üst tabakanın sürekli başkasında olmayanı almak istemesi durumu yani yeni kimsenin giymediği bir markaya yönelmesi, bildiğiniz işleyen düzen işte bu gençlerinki. Aileleri zaten dünyadan bir haber, iki kelime ettiklerine bile şüpheliyim, onlara sorun cıkarmasınlarda para akıtmak dert değil. Böylece o çocukların kişilikleri her hangi bir bilinç düzeyine erişemeden dağılıyor, etrafa boş boş bakıyorlar büyüdüklerinde, karşındaki insana insan olduğu için değil bilmem ne kadar parası olduğu için katlanıyorlar  çünkü onlara o öğretiliyor. Neyse konuyu dağıttım, sadece sizede bu yaşadığımız dünyada bir saçmalık varmış gibi gelmiyor mu? Siz birbirinizle yarışıyorsunuz birileri zenginliğine zenginlik katıyor...

Bu arada konuyla ilgisiz ama  çok saçma bir şey dikkatimi çekti, aşktan bahsettiğim daha doğrusu bahsedemediğim yazının oluşma tarihi 19:19 : ) Halbuki ben bu inanışa bir tarafımla gülüyorum işte tam da bu yüzden bunu kozmik sakacılar denk getirmiştir. Digital saatlerin sahalarda boy göstermesiyle hanım kızlarımızın uydurduğu bu saçmalığı ben biraz kendime benzettim ki her gördüğümde gülümsiyim. Neye mi inanıyorum? Ne zaman görsem heeeh sevdiğim adam arkamdan sövüyor diyorum : ) ya da birileri bana saydırıyor.. Az tüketin çok üretin ey insanlar.. O aldıklarınızı sırhat köprüsünde ağırlık yapıyor diye diğer tarafa kabul etmiyorlarmış : )


No comments:

Post a Comment