Tuesday, November 23, 2010

Siniri alınmış insanlar

İnsanlar sinirli, insanlar kızgın.. Burda değil, orda.. İki ülke arasındaki büyük farklardan biri.. Orda şişirilmiş egolar, saldırgan tavırlar, kırılan kalpler var burda ise egodan yoksun sadece eğlenmek ve mutlu olmak için yapılan hareketler.. Çok mu mutlular markette çalışanlar ya da sokakları süpüren yaşlı amcalar.. Yaşılıktan elleri titreyen yer göstericiler.. Çok mu mutlular ya da hiç mi sorun yok hayatlarında ki böyle bir gülümsemeyle karşılıyorlar her geleni. Biliyor musunuz, hiç sanmıyorum.. Sadece onların daha iyi bir marka giymek son model bir telefon kullanmak ve başkalarına kendilerini ispatlamak gibi bir hedefleri yok. Cumartesi geceleri bir gece klubünde boy göstermek zorunda hissetmiyorlar kendilerini ailecek oturup taklit yapıp birbirlerine gülebiliyorlar.. Dalga geçebiliyorlar, bunu kaldırabiliyorlar.. Orda ne mi oluyor? Kim ne giymiş, kim kiminle berabermiş, kimin sevgilisi kimi dövmüş, yani nerde ne oluyor? Bunlar o kadar önemli ki yani kendimizi iyi göstermeliyiz ki elalem bir şey demesin. Peki ben bilmiş bilmiş konuşuyorum da ben umursuyor muyum etrafımı? Söyledim ya ben deliyim istediğimi yaparım kimseyi düşünmem. Hiç dışarı çıkmasam da makyaj yaparım.. Ben her şeyi kendimi iyi hissetmek için yaparım..  Tamam, benimki de fazla ben merkezci bir yaşam tarzı, eleştirinin en ağırı her zaman kendimize.. Boynumuz önce kendimizin önünde bükük.. Benim vicdanım en büyük öğretmenim..

Yinede bu başkaları için yaşamı, bu sinir harbini anlamlandıramadım şu kısacık hayatımda.. ''Sen benim kim olduğumu biliyor musun?'' cümlesinden tiksindim ömrüm boyunca.. Az önce biriyle bir şeyden bahsettik, bizde yolda biri birine yol verirse kornayla teşekkür eder burdaysa yol verirsin ve o kadar.. Bilin bakalım hangisi kibarlık? Cevap veriyorum onlarınki.. Neden mi? Çünkü biz yol verdiğimizde bunu lutuf olarak görürüz ve bak sana yol verdim ben büyüğüm nihahaha deriz ve teşekkür isteriz ve ederiz.. Onlar için ise bu normal bir şey, teşekkür edilmesi gereken bir şey bile  değil.. Bu trafik hikayesinde asıl benim başka bir hayalim var.Biz toplum olarak sinir harbiyle inanılmaz bir egoyla yaşıyoruz ya.İşte diyorum ki yollarda her şey komik olsaydı. Hayal canım bu hemen tepki göstermeyin.. Mesela tek yön yerine: ''girişin olsun da çıkışın olmasın'' yazsa ya da u dönüşünde: ''dön baba dönelim'' Yol çalışması var mesela bir yerde ve girişinde şöyle bir yazı; ''ortada kuyu var yandan geç'' : ) Hayal dedim ya böyle oklarda zikzak olsaydı.. Her şey komik olsaydı tabi bütün insanlığın bunu anlıycak aynı zeka düzeyine sahip olduğunu düşünüyorum. Biz her trafik sıkıştığında sinirlenmek yerine oklarda yazanlara gülseydik. Tüm insanlık harikalar diyarında, hepimizde son model pembe camlı gözlükler ama marka : ) Bilmem bence insanlar daha sakin bireyler haline gelebilirdi. Böylece ortak yaşam alanlarımızda daha az sen benim kim olduğumu biliyor musun bakışı hissederdik üzerimizde.. Hepimiz Tanrının kullarıyız ne bir kulağımız fazla ne bir gözümüz..

No comments:

Post a Comment