
Friday, March 18, 2011
KADININ GÖZÜYLE FUTBOL TUTKUSU..

Thursday, March 10, 2011
Yoksa sizle hala iletişemiyor muyuz?
Biliyor musunuz bizim neden ortak duyularımız var? Hadi canım, bildiğinizi biliyorum.. Ortak duyularımız var; görme, işitme, dokunma gibi.. Peki bunlar normal işlevleri dışında ne işe yarıyor onu hiç düşündünüz mü? Tanrı neden hepimize aynı duyuları vermıs de birimize görme birimize dokunma vermemiş? İletişim kurmamız gerektiği için.. Lafı dolandırdığımın farkındayım ama yazıya devam ettiğinizde bunu neden yaptığımı anlıyacaksınız. Evet bu sabah bilgisayarın başına geçme sebebim size hayatımın odak noktasından yani iletişimden bahsedicek olmam.. İletişim, nasıl basit bir kelime gibi görünüyor öyle değil mi? Aslında öyle de, içeriğide öyle, basit,sade ama maalesef çoğumuzun içini doldururken zorlandığı bir kavram.. Sizi temin ederimki eğer hepimiz layığıyla iletişebiliyor olsaydık bu dünya daha düzenli bir yer haline gelirdi. Daha az gözyaşı, daha az acı, daha az şiddet.. Bütün bunların en önemli sebebi birbirimize derdimizi doğrudan anlatamıyor oluşumuz yani iletişimdeki başarısızlığımız..
Ben henüz 25 yaşındayım. Yaşlı bilgeç teyzeler gibi çok şey gördüm geçirdim diyemem ama bu kadarcık ömrümde iletişimsizliğin nelere yol açabiliceğine çok fazla şahit olduğumu söyleyebilirim. Geçin şimdi iletişimin teknik tanımlarını, efenim kaynaktan çıkan mesaj aradaki gürültüleri zorlayarak alıcıya ulaşırken : ) Gerek yok.. benim bahsettiğim bu işin somut olanı. Hayatınızı düşünün, kaçınız bir şeyi istediğinizde net olarak karşısındakine ima etmeden direk söyleyebiliyor. Tabi bahsettiğim bir çocuk şımarıklığı değil yetişkin ilişkileri.. En son ne zaman birine kırıldığınızda gidip ben sana şundan kızdım diyebildiniz? Yoksa kızıp, köşenize çekilip kendi kendinizi mi yiyip bitirdiniz. Arkasından da arkadaşlarınızı arayıp dedikodu çevirdiniz. Çok çirkin şeyler söylediniz. Sonra ne oldu? Durun tahmin ediyim aynı şeyleri karşı tarafta yaptı sonra denk geldi barıştınız ve hiç bir şey söylenmemiş oldu. Ortalık bal, dök, yala.. Gelin bu senaryoyu biraz değiştirelim, siz birine kızdığınızda bunu acıkca dolandırmadan ona söyleyin o da hiç alınganlık yapmadan sizin yanlışınızı söylesin sonrada siz bu birbirinizi kızdıran tavrınızda biraz değişiklik yapın. Olmadı mı? Neden, hani biz büyümüştük, olgunduk, acıların çocuğuyduk, hayatla baş edicek gücümüz vardı? Konuşurken ne güzel mangaldaki külleri savuruyoruz. Geçen gün Selami'ye ağzının payını verdik, vermedik mi? Onunla normal yollardan anlaşamadık çünkü.. Ehh konuşmaya kalktığımızda doğru kelimeleri bulamadığımızdan olsa gerek.. Neden? Denemedik ki.. Bir karar versek düzgün iletişim kurmaya, başta amatör olarak başlıycak olan iletişim yaşantımız sonradan profesyonel lige yükselir halbukı.. İhtiyacımız olan en önemli şey; cesaret.. Medeni cesaret, özgüven.. Bu konuda çok kitap okuduğumdan daha öncede bahsetmişimdir. Son günlerde Saim Koç'un ''İletişimde Ustalaşmak'' adlı kitabını okuyorum ve kitabı almamı kapağındaki yazı sağladı. Şöyle yazıyor; Bize nasıl davranıcaklarını başkalarına biz öğretiriz. Daha öncede hayatımda yeri olan cümleler gördüm ama bu başka, çünkü çok haklı.. Birilerine her gün bize sesini yükselttiği için ya da iş yaşamında bize böcekmişiz gibi davrandıklarından, arkadaş çevremizde bizi saymadıklarından yakınır dururuz. Problem hep onlardır, onların saygısızlığı, onların beceriksizliği.. Hata varsa eğer onlardadır, bizde değil.. Oysa hata bizde.. Konuşurken içimize konuşmayı o kadar seviyoruz ve benimsiyoruz ki bazen başkalarının yanında sesimiz çıkmıyor.. Demiyorumki dünyanın en arsız insanları olalım, olmayalım.. Başkalarına saygıyı öğretirken biz sınırı aşmalayalım.. Sadece bir davranış karşısında tutumumuzu bir kere belli edelim, mümkünse ilk yapıldığında. Böylece onu eğitmiş oluruz. Şimdi pavlov'un köpeği muhabbeti yapmak istemiyorum ama köpekleri bile şartlayabiliyoruz, konumuz insan zekası! Yapmayın, çok rica edicem.. Her şeyi öğrenebiliriz, ah birde üşenmesek.. Neyse konuyu dağıttım yine.. ah ben yok muyum ben..
Kadınlar günüydü değil mi, iki gün önce.. Sokaklarda çiçekler dağıtıldı, kafelerde yemekler verildi, kadına şiddet konusunda bayrağı elinde tutan ülkemdeki erkek nüfus üzeri kapalı olarak kınandı.. Bu kınamaya erkekler çok bozuldu, küsüp arkalarını döndüler ve bir daha asla yapmıycaklarmış. İnandınız mı? Siz var ya çok güldürüyorsunuz beni : ) Ben size bir şey söyliyim mi? Bu şiddetin önüne geçmenin tek yolu var o da anne babaları bilinçlendirmek. Özelliklede erkek çocuk yetiştirenleri. Birde ikinci olarak etrafdaki maruz kalınan ''Kurtlar Vadisi'' gibi bileşenlerden koruyabilmek ama maalesef bu dünyayı hala para yönettiğinden para yapan şeylere engel olmak çok zor. Bu yüzdende bireyi bilinçlendirmek tek çare. Bahsettiğim okulda verilen eğitim değil, Serdar Ortaç çözmüş o işi, okumakla adam olunmuyor.. Yapılması gereken şey bilinçlerndirmek, tabi eğer Polat Alemdar'lar yerine beyefendiler yetiştirmek istiyorsak.. Erkek anneleri ataerkil toplumun gereğini yapıp büyütürken bu kadar kayırmasalar belki onlarda iletişim kurmayı, mutevazı olmayı öğrenicekler.. Karamsar olmayın, benim öğrenen çok arkadaşım var. Sen erkeksin oğul, sen ağasın, sen paşasın. Her şey senin, saygı duymana gerek yok, sen varsın onlar yok! Bu ülkenin en iyi ailesinde bile bir erkek çocuk böyle yetişiyor inanın.. Hiç köye inmenize gerek yok. Tabiki bahsettiğim çoğunluk, lafın değil herkese.. Kadınlar erkeklerle anlaşamıyorlar çünkü erkekler sadece ima etmeyi öğreniyor, iletişim kurmayı değil.. Aslında o kadar hassaslar ve bunu o kadar cok saklamak istiyorlar ki.. Buda onlarda ister istemez bir şiddet eğilimi doğuruyor.. Aslında bu yazıya daha çok ekliyeceğim şey var.. Bu konu sayfalarca işlenebilir ama şu an okula geç kalıyorum.. İletişim öğrencisini bir rahat bırakın canım.. Devamı gelicek..
Monday, March 7, 2011
Gerçekleri üzerini hayallerle örtmeden kabullenmek..
Sen sonuna kadar diretsende, nefesini kesiyorlar yapamaman için.. Gerceği olduğu gibi üzerini örtmeden görmek ne zor bazıları için.. Bazen sönmek bilmeyen bir ateşle kendi kendini yakabılıyormussun.. Farkına bıle varmadan.. yanından ınsanlar gecerken, onların gözlerine baka baka..