Saturday, August 20, 2011

Ciddiyetsizlikle..

Uzun zamandır bir şey arıyorum. Hayır, ne olduğunu bilmiyorum.. Zaten neyi aradığını bilsen aramazsın kı bulursun.. Arayan bulur derler ya hep, arayan bulur.. İşte ben onu arıyorum yanı bulamadığım bir şeyi.. Denedim, senelerce her şeyi, her yöntemi.. Yok.. olmadı, bulamadım.. Doğru söylüyorsunuz, neyi aradığını bilen insanın önünde kimse duramaz diye.. İşte ben neyi aradığımı bilmiyorum daha çok. Okuyorum, yazıyorum, çiziyorum.. Hep buldum sanıp her defasında başa dönüyorum.. Hayır, okuduğum tonla kişisel gelişim kitabı kar etmedi. Bu kadar zamanda anladım ki, sizle beraber insanlarda değişmiyorsa değişmenizin bir anlamı yok. Siz kavrayıp onlar kavrayamadığında ya deli olursunuz ya da değişik.. Değişimle beraber etrafınızıda değiştitircek gücünüz varsa belki bir işe yararsınız.. Dedim ya ben daha aradığımı bulamadım..


Aradım.. tanımadığım adamlarda.. tanımadığım hayatlarda.. göz yaşlarımda.. Tanrı'da.. Her deliğe baktım dememe çeyrek kala.. Aradım.. çoğu zaman bana kara delik gibi gözüken boşluklarda.. Durmadan döndüğüm kararlarımda.. Sahi siz bilir misniz neden karar alırız? Hiç uygulayan oldu mu aldığı kararları.. Evet, itiraf etmeliyim dostlarım ben kararlarımı hep dönmek için alırım.. Kapıdan bakarım, içerdeki sevimsiz, soğuk kalabalık hoşuma gitmez genelde ve voltamı alırım.. Ben kararlarımı değil de onlar benı uygular genelde. Bır tek teoride güzelim ben, bilirler uygulamam kötü.. Sağlamamı ne zaman yapsalar gidiş yolundan puan kırılır.. Puan kırmamak ıcın görmezden gelirler.. Birde öyle bir geyik var değil mi? Bu toplumda değişik insanları ya bir kalıba sokarlar ya da görmezden gelirler. Oysa bilirler ilerde baş etmeleri gereken biri çoktan doğmuştur ve artık kürtaj için çok geçtir. Düşünce kürtajı diye bir şey var bana kalırsa bu dünyada.. Düşünceyi daha ceninken öldürmeye çalışmaca.. Bakışlarla, sosyal baskıyla, cesıtlı damgalamalarla. Sindirmeyle, cezayla.. Yılanın basını yokken ezme mantığıyla.. Elbet bilirler bir hayalle baş etmeye çalıştıklarını ama bu kimin umurunda.. Ne var bılır mısınız dostlarım, benı anlamadığınızı ıyı bılırım.. Gelip gecerken bır ayyas takılır belkı umutlarıma oturup hayallerimizi içeriz diye bütün bu yazdıklarım.. Dedim ya sadece ararım.. Belki bundan sonra gideceğim tüm ülkelerde tüm düşüncelerde tüm tanımadığım ve benı tuhaf bulucak ınsanlarda.. Gece eve dönmeden önce iki tek atarım bahanesiyle girdiğim barlarda.. Barmen'ın hardal rengi lekeli gömleğinde.. Kayıp bakan ela gözlerinde.. Garip hatunsun cümlesinde. Israrla istediğim değilde kendi istediği içkiyi vermesinde.. Benim bunu sessizce her defasında kabullenmeme ragmen her seyı hep bastan yasayısımızda..


Ben hep gitmek isterim dostlarım, hep aklımda.. her gün giderim aslında her doğan günde.. Düşlerimde, yazdıklarımda, çizdiklerimde.. Hep gittim sandılar hep gittim çünkü.. Başkalarının hayatlarından.. Başkaları benım hayatımdan. Kalırım  diyene aldanmadım dostlarım, ben hep bildim. Hangımız kalabılıyoruz kı bu dünyada ölüm var oldukça? Hayatlarımızda bu kadar agır bır gercek varken nasılda komık gelmıyor mu kulağa.. Üzüldüklerimiz, düşündüklerimiz.. Hiç olmıycakmıs gıbı yasarken kendımızı hırpalayısımız.. Ölüm varsa bız yokuz her defasında. Bıze emanet edılen bedenlere ezıyetten baska nedır kı üzüldüklerimiz.. Oysa ciddiyet olmamalı hayatlarımızda.. Her sey olması gerektıgı ıcın, olması gerektığı gıbı.. Ciddiyete karsıyım ben.. Hep davet edıyorlar daha hıc ıcabet edemedım.. Bazıları kızıyorlar bunun ıcın.. Ölüm haberı bıle veremıyorsun dıyorlar.. Ölüm ciddi bır sey mı kı dıye soruyorum. Son mu baslangıc mı bılmedığın bır seye üzülüp duruyorsunuz.. Bılırım, cümlelerimi hep genclığıme verıyorsunuz.. Oysa zaten hep cocuktum ben.. Daha hiç ergenliğim olmadı. Olgunluğum da öyle.. Hıc hanım olamadım, koca kadın da öyle.. Ciddi olamadım hayatımdakı hıc bır adamla, hep davet ettıler ama hıc gıdemedım.. Bazıları bana cok cıddı geldıler. Oysa bılır mısınız aa dostlarım benım en yakınım melekler nefret ederler bunun kelımesınden.. Ciddi olan hıc bır seyın yanına yanasmazlar.. Bakarlar kım eglenıyorsa onun omzuna konuverırler.. Inanmadınız bana bılırım ama kım demıs kı denemesı parayla? Bır sonrakı yazıma kadar kendınıze cıddıyetsızlıkle bakın.. Bır deneyın her seye gülmeyı bakın ne kadar güzelleşiyor arayışınız bıle..

Saturday, August 13, 2011

Alkol hep yalan..

11 ayın sultanı kutsal ramazan.. Bu ayı severım, büyülü gelir bana.. Nedense hep sevgiyi, beraberliği hatırlatır.. Pek içine dahil olmasam da uzaktan izlemeyi severim insanları.. Bütün gün  aç durdukları için  saygı duyarım ve hareketlerime dikkat ederim. Peki ben bu yazıyı ramazana olan saygımı dile getirmek için mi yazmaya başladım sizce? O zaman bunun ama'sı neresinde? Bu yazıya başladım çünkü bu ayda hissetiğim bir eksiklik var. Farkettim ki biz gençler bu zaman diliminde hiç eğlenmiyoruz.. Neden mi? çünkü alkol almıyoruz. Baştan söyliyim alkol almanın günah olduğunu düşünmüyorum yani ramazan dışında aktif bir içiciyim. Her şeyin bir mantığı var, alkol haram çünkü vücuda yanı senın gecıcı olarak kullandığın bedene zararı var. Tabi bana göre bu demek değil ki ölçüsünü bilip kendine zarar vermiycek kadar içemiyceksin. Kendini bildikten sonra hiç bir şeyi yapman yasak değil fikrimce. Bunun dışında ülkenin yarısı  aç dururken yanı ramazan ayında içmekse tam bir saygısızlık gibi gelir bana ve hem bu yüzden hemde bedeni dinlendirmek için bu ay içmem.


Hikayeye biraz uzatarak başladım çünkü düşüncemi bilin istiyorum. Asıl soruna gelirsek, benim takıldığım bir şey var. Biz gencler neden alkol almadığımız zaman eğlenemiyoruz? Siz eğlenebiliyor musunuz? Geceleri boş boş oturan ve kelimelerin tükendiği yerlere gelen bizlerde mi sorun var? Yok yok çekinmeden söyleyin, yüzümüze gerçekleri vurabilirsiniz. Belki hata bizdedir. : ) Acaba diyorum alkol aldığımızda kendimizi daha mı rahat ifade ediyoruz da buda bizim eglenmemizi sağlıyor? Neden alkolsüzken asık suratlıyız mesela? Tabi bu dediğim herkes için geçerli diyemem ama gençliğin bir kısmı için alkolün yeri çok büyük. Oyunlara bile akol değmiş her yerimizden geçiyor bu meret.. Dolayısıyla yokluğunda da ne yapıcağımızı şaşırıyoruz.. Eğlence anlayışımız gün geçtikçe daha çok alkolle bağdaşıyor. Akşamları aynı insanlarla görüşseniz bile bir yerlere gitmenin  zevki yok çünkü bir yere giderken genelde içmeye gitmişsiniz kalan 11 ay.. Bilmiyorum bu bana neden bu kadar dokundu ama dokundu işte. Alkolik değilim ama her yemek yediğimde şimdi şarabım olsaydi diye aklımdan geçiyorsa yalnız değilim demektir. Ben biriyle yaşıyormuşum şimdiye kadar da haberim yokmuş. Şu an yaptığımız her planı ama her planı ramazan sonrasına atıyoruz öyleki canımız bir şey yapmak istemiyor.


Bilemedim ben şimdi bunun suçlusu kim veya var mı? Bu meretin hayatımızın bu kadar içinde olması ve bizi bu kadar ele geçirmiş olması iyi mi yoksa kötü mü? Eskiden onsuz bir hayatımız var mıydı ve nasıl eğleniyorduk? Dost meclislerindeki sohbetlerde ne dönüyor? Hayatında hiç içmemiş insanlar neler yapıyor? Bunlar hep kafamda deli sorular.. Alkol hep yalan mı?


ps: O masaları geri koyun son 15 günüm : )