
Friday, July 13, 2012
Tek tek basaraktan

Alaçatı'daki Minik Sorun
Bu kadar uzun zaman yazmadığıma göre, pek bir şeyden şikayetçi değilmişim anlaşılan. Yok artık! Ben ve şikayet etmemek, eleştirmemek, kabul etmek. Çok tezat bir şey söyledim galiba. Nedendir bilmem, bir süredir yazmak içimden gelmemişti. Beni kendime getirense çok tuhaf ama bir kaç gün önce karşılaştığım çöp sorunu oldu. Evet, birazdan bahsedeceğim şeye başta biraz gülüceksiniz ama sonra biraz hassasiyet rica edicem.
Öncelikle ne güzel değil mi yaz geldi, çiçekler kavruluyor, ablalar güneş çevirme oluyor, abiler baklavalarını sergiliyor. Bayılıyorum yaza, o da bana bayılıyor mu bilemiyorum. İşin şakası bir yana, ben oldum olası yazı severim. Güneşin salgılattığı hormon coşkusundan ya da sokaklarda cıbıl cıbıl dolaşabiliyor olmamızdan. Yaz dediniz mi hemen kapı komşusu tatilden de bahsetmek gerekir tabi. Tatil dediğiniz şey ister üç gün ister bir hafta olsun, insanı eğlendiren bir hadise. İki parça kıyafeti bile olsa, bavul yapmak hoşuna gidiyor insanın. Bende aynen bu bahsettiğim çoşkuyla bu yıl Alaçatı'ya tatile gittim. Gitmeyenler için bilgi; Alaçatı aslında küçük bir köy. Ancak çarşısında dolaşırken gördüğünüz manzaralar biraz kafa karışıklığı yaratabiliyor. Ne gibi derseniz, bir yanda teyzeler amcalar diğer yanda koca topuklu ayakkabıları ve kavrulmuş bedenleriyle bizler yani gençlik. Aslında hasta olduğum bu köyde bahsetmek istediğim sorun ise; çöp : ) Çöpün nesi ve nasıl sorun derseniz, mesela kutusunun olmaması derim. Bir hafta ansızın köye sızan belediye bütün çöp kutularını toplamış ve esnaf inanılmaz şikayetçi. Hatta bu kadar gazeteci gelip gidiyor, biri de bu sorunu yazmadı diye dert yandıkları bile oldu. Çöp kutusu olmadığı için çaresiz kalan insanlar mecburiyetten çöplerini köşe başlarına atıyorlar ve bu da acayip bir kirliliğe neden oluyor. Nerdeyse cennet diyebileceğim bir yere bu eziyet neden merak ediyorum doğrusu. İşte derdim buydu, yolu bloguma yanlışla düşen üç insan. Küçük şeyler büyük sorunlar yaratıyor bazen.
Bu minik ve halledilmesi kolay derdi geçersek, Çeşme-Alaçatı gercekten son yıllarda insan akınına uğramış ama yinede sadeliğini kaybetmemiş bir cennet. Yolunuz düşerse bizim ev'de kahvaltı etmeyi, ada balık'ta kumların içinde balık yemeyi, dondurmacı Veli'de mavi renkte dondurma yemeyi unutmayın. Şimdiden mutlu tatiller..