Hayatı hep bir bilgisayar oyununa benzetiyorum. Biri yönetiyor, oyunun içindekiler kontrol edebildiklerini sanıyor. Sims'deki gibi mesela. Ben bilgisayar başına geçip bir karakter yaratıyorum, giydiriyorum, okula gönderiyorum ya da göndermiyorum, iş buluyorum ya da bir aylak olmasına karar veriyorum. Aslında her şeyi ben yapyorum, köşe başında eski arkadaşıyla karşılaşmasını sağlıyorum, ev yansın acı çeksin istersem ütüyü fişte bıraktırıyorum. İstersem işleri yolunda gidiyor ve zengin oluyorlar. Ya da onların zengin bir ailenin çocukları yapıyorum. Baştan sonra her şeyi, başarılarını, yanlışlarını kontrol ediyorum ama onlar her şeyi kendileri yapıyor sanıyorlar. Benim ayarladığım her şey, onlara göre tesadüf. Kimin ben bu oyunda, tahmin edebildiniz mi? İşte hayat aynen böyle, sims oynar gibi. Biz her şeyi kontrol ettiğimizi zannediyoruz. Çabalıyoruz, başarıyoruz, başaramıyoruz. Tanıştığımız, karşılaştığımız insanalara, ''bak şu tesadüfe'' diyoruz. Tesadüfen, sokaklarda keşfediliyoruz ve hiç bir şeyin farkına varmıyoruz. Olaylar akış sırasına göre olurken biz sadece şaşırıyoruz.
Dikkat, bu bir uyandırma yazısıdır. Hayatta hiç bir şey ama hiç bir şey, gerçekten sizin elinizde değildir. Seçim yaptığımız alan, ki eğer varsa çok sınırlı. Bu yüzden şimdi ağlamayı bırakın ve hayatın tadını çıkartın. Nasılsa her şey, iyi ya da kötü, yerinize düşünüldü. Size sorulan tek soru var; ''bakalım bu olay karşısında ne kadar sabırlısın'' Sınavları verdiğiniz sürece sorun yok.
No comments:
Post a Comment