Wednesday, April 24, 2013

Geçmişteki şarkılar

Müzik dinlemeyi severim. Tür ayırt etmem, çok zevkli ve bilgili değilimdir ama dinlemeyi severim. Hatta müziksiz bir şey okuyamam ya da bir şey hazırlayamam. Hayatımda büyük bir  yeri vardır. Son zamanlarda müzik ile ilgili kafama takılan bir soru var. Eskiden yani ben çocukken, popüler müzik türünde çok az çalışma vardı. Sayılı insan çıkardı, bizde hepsini kulaklarımızı dört açar dinlerdik. O zaman şarkılar güzeldi, yeniydi, heyecandı. Şimdi neredeyse her gün yeni biri, yeni bir şarkı ile çıkıyor ama hiç biri bana o zamanki tadı vermiyor.

Bir şarkı dinledim geçenlerde, çok tutulmuş. Adı; Oyunbozan.Gerçekten de güzel şarkı, Mor Ve Ötesi yapmış, iyi de yapmış. Yinede ne kadar güzel olursa olsun,  bir ''Lal'' değil, bir  ''Medcezir'' değil. Sezen  Aksu yine şarkı yapıyor, yine harika  yazıyor ama hiç biri ''Gitme'' değil. O zamanlar değerlerimiz daha mı farklıydı da öyle işler çıkıyordu yoksa şimdi çok başka uyaranlar olduğu için mi biz etkilenmiyoruz anlayamıyorum. O zaman çıkan şarkıların neredeyse hepsini şu an duyduğumda kulak kabartıp aynı zevkle dinliyorum ama bugünkü şarkıdan yarın sıkılıyorum.Mesela  Sertap Erener'in yeni albümünü dinledim geçen gün ama ''Rüya'' gibi bir şarkı bulamadım.

Belki geçmiş ile bağlarım kuvvetli olduğu için yeni çıkanları kabullenemiyorumdur, belki de o zaman şarkı az olduğu ve küçük olduğum için  şarkılar beynimde yer etmiştir. Başka nedenler de sayabiliriz ama yinede ben şimdiki şarkılardan, geçmiştekiler kadar zevk almıyorum.Sorumlusu kimse iki adım öne çıksın! : )

Wednesday, April 17, 2013

Bir bisiklete gönül verdim

Yukarıdaki bisiklet var ya, ben ona fena aşık oldum. Gülmeyin, gerçekten aşık oldum. Kendisi ile ilk tanışmamız 3 sene önce Büyük ada'da oldu. Daha ilk görüşte aşık oldum ve nereden bulabileceğimi sordum. İstanbul'da, şu an hatırlamadığım bir yerde 700 liraya satışı olduğunu öğrendim. Aramadım sonra, peşini bıraktım. Kaderimde yeniden karşılaşmak varmış ki, geçen sene Sirkeci'de karşılaştık. Sarı ve çiçekli bir modeli bana geeeel geeeel der gibi bakıyordu. Orada bir daha aşık oldum ve yine fiyatını sordum. Acımasız yıllar bu harika şeye de yaramış ve fiyatı yükselmişti. 1200 lira  dedi adını hatırlamadığım bisikletçi. Kendime bu defa söz verdim, Nisan'da bu yavruyu alacaktım. Nisan geldi çattı ve sözümü hatırladım, yine düştüm Sirkeci yollarına. Bu sefer pazarlığını da yaptım. 900 liraya benim olabilme ihtimali vardı fıstık yeşili modelinin. Belki başka arayan soran vardır diye buraya da yazmak istedim. Modelin adı: Micargi Rover. İthal kendisi ve çok tatlı. Çeşit çeşit rengi var, 14 kg yani diğerlerine göre  hafif. ebay ve amazon'da satışı var ama bize ulaşma imkanı var mı bilemediğimden bulaşmadım. Aslen 250 dolar civarında ama buraya yurt dışından geldiği için fiyat baya bir katlanıyor. Fırsatınız varsa oralardan edinin. Bana yeni bisikletimle bir ömür mutluluk dileyin çünkü o kadar para verdikten sonra bir daha bisiklet alamam herhalde. : )))

Monday, April 15, 2013

Kitap Geliyor..


Hikayesi garip kadın.. Kimin hikayesi? Benim, kimin olucak. Ben mi kimim? İsimsiz kahramanlardan degılım, bır adım var hatta ıkı tane. Genelde kafa karıstırmak ıcın ıkısını bırden kullanırım. Herkes ıkı adımı da bılır, secım yapmaktan genelde hoslanmam. Tuahflıkta dereceye cok net oynarım.Sadece cok yakından anlasılan bır delılığım var. Uzaktan goren kımse bunu anlayamaz. Özellikle anlasılmasını ıstemedıgımde bunu saklayabılırım. Cok okurum, cok meraklıyım.  İçinde bulundugumuz duzenı sureklı elestırırım. Her gun baska bır teoriyle kafam yenıden karısır. Her yenı duydugum seyın pesınden gıderım. Erkeklerle aram hem cok ıyı hemde cok kotudur. Kadınlarla aram yok. Az arkadasla cok eglenmenın yolunu ılk genclığımde kesfettım. İnsanda musrıflığe karsıyım bu yuzden yenı ınsan pek edınmıyorum. Edınene saygım var ya da yoktur belkı. Coğu sey hakkında aslında kesın kararlar veremem, verdıgımı sanarım sadece. Cok hızlı karar degıstırdıgım ıcın ınsanların canına okurum. Iyi ınsan oldugumu dusunduğum zamanlar cocgunluktadır ama pek iyi insan sıfatıyla anılmam. Genelde gecelerı eglenmeyı severım. Bır saatten sonra telefonları acmam, mesaj almam. Geceyle pek anlasamam. Gozumun gormedıgı seyden korkarım. Genelde  bılgısayar basında cok zaman gecırırım. Yenı dunyanın butun alanlarında olmak gıbı bır ıdealım var ya da bır cesıt hobi. Temelde bır meselegım yok, meslek olarak yasamayı sectım. Toplumun zorla edındırdığı avukatlık meslegımı hıc yapmadım. Mezun oldugumdan berı  yazarlık yapıyorum ama hıc okunmuyorum. Hıc bır zaman aılemın olmamı ıstedıgı cıcı hatun olmadım. Aslında onların ıstedıgı hıc bır seyı oyle olmadım kı, baskasının cocugu olduguma daır suphelerım var. Cok kucuk yasımdan berı seker hastasıyım.  Kesfedıldığınde uzulmek yerıne sevıncten cığlık attım. Dedım ya tuhaflıkta dereceye  oynarım. Düzenli hayatı severım, buna yol acan her seyı de. Bunun yanında duzensız hayatı, tabırımle serserılığı de severım. Hem sıyahı hem beyazı aynı anda sevmek, az ınsanda gorulen bır ozellık. Hayata dair tuhaf ınanclarım var. Herkesın hıkayesını, özellikle ılgınc olanları, oturup dınler ve not ederım. Asırı ınanclı olmamın yanında asırı da ınancsızım. Her seyın aksının her zaman ıspatlanabılecegıne ınanırım. Kımseye guvenmem, guvenenı de anlamıyorum. Herkes serı katıl, herkes hırsız, herkes dedıkoducu olabılır. Bır seyı herkese anlatamıyorsam kımseye anlatmam. Prensip.

Sunday, April 7, 2013

Yine mi kader?

Daha önce üzerine çok yazdığım bir konudan yine bahsedeceğim. O kadar tuhaf ve büyülü geliyor ki bana, her karşılaştığım hikayede her şeyi baştan yazıp baştan düşünmek istiyorum. Hakkında yazmak istediğim konu, benim tabirim ile hikayeler herkesin bildiği adıyla kader. Bir çoğumuzun farkında olduğu ama görmezden geldiği ve bunun yüzünden de bilinçsiz yaşadığı bir durum var. Aslında herkesin satır satır yazılı bir hikayesi var ve bu hikayenin bütününü değiştirmek maalesef mümkün değil. Tanrı işini kullarına bırakmaz, o zaman koca bir kaos olur. Bu yüzden de her şeyi belirlemiştir. Dua etmek psikolojik açıdan iyidir, kendinizi iyi hissetmenizi sağlar ve belki yaşayacağınız olayı daha hafif atlatırsınız ama olacağı değiştiremez.

Bunu şimdiye kadar çok kez yazdım. Aslında ben isteyerek bir şeyleri değiştirebileceğimize gerçekten inanmak istedim geçmişte. Amerika'da sırf insanları uyutmak için peydah olan kitap ''Secret'' ı ben de okudum. Gerçekten bunun üzerine yani neden hayatta olduğumuza ve ne kadarına hakim olduğumuza ilişkin araştırma yaptım. Çok kitap okudum, çok anlamaya çalıştım. Vardığım sonuç ise tüm öğrendiklerimi çöpe attı. Hayat üzerinde hakimiyetimiz yok denecek kadar azdı. İsteyerek olacak bir olayı, olmayacak yapamazdık. Yapamıyoruz. Tersini söylemek gerçekten isterdim ama maalesef. Eğer bir hastalık geçirecekseniz mutlaka geçireceksiniz. Bir binanın tepesinden atladığınızda, burnunuz kanamayabilir veya ölebilirsiniz. Bunu emir komuta eden Tanrıdır. Yapabileceğiniz tek şey, olumlu düşünüp üzülmemek olabilir. Yoksa olayın başınıza gelmesine  engel olamazsınız. İstediğiniz kadar karamsar olun, eğer hayatınızın iyi yazılmış bir dönemindeyseniz başınıza kötü bir şey gelmez. Tam tersi olarak, istediğiniz kadar pozitif olun, başınıza sürekli kötü şeyler gelebilir. Biz insanların elinden gelen tek şey, kötü şeylere üzülmemek olabilir.

Canınızı sıkmak istemem sevgili okur ama bu böyle. Tabi sizi mutlu ediyorsa, istiyorum olacak uleen! diye inanabilirsiniz. Sonuçta bu sizin hayatınız ve ben karışamam. Benim tek isteğim kendinizi hırpalamayın, bir tane hayatınız var ve hep mutlu olmaya çalışın. Hikayenizi takip edin ve ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışın. İstedim olmadı diye hayıflanmaktansa bu daha eğlenceli.