*Çok yorgunum.. Hayal kuralım mı?
-Nasıl bir hayal?
*İçinde su olsun..
-Tamam kuralım..
*Şimdi biz seninle uçsuz bucaksız bir sahildeymişiz..
-Köpeğimiz yok mu?
*Köpeğimiz de var.. Erkek bir goldenımız var.. Çok akıllı köpek, eğitimli de.. Seni de çok seviyor ama benden az..
-Niye senden az ya? En çok beni sevsin..
*Hayır ya.. neyse dur.. Akşam üstü pikniği için deniz yanına iniyoruz.. Kumda şarap içicez.. Köpeğin adı ne olsun? Dalgacı olsun mu?
-Hayal senin, olsun..
*Dalgacı senin yemeğine sulanıyor sürekli, sende kıyamıyorsun.. Veteriner yemek vermeyin dedi aslında ama sen kıyamıyorsun. Sandwichleri ben yapmışım..
-Eyvah şu an hikaye bitti..
*Neden?
-Zehirlendik çünkü..
*Zevzek! Hayalimi bile rezil ediyorsun.. Güzel yapmışım, konuşma da ye.. Biz mama yerken yanımıza müzisyen çocuklar yanaşıyor. Onlar da eğlenmeye gelmişler. Bir tanesinin darbukası var.. Tam çingene havaları çalıyor. Biz başta şarabımızı paylaşmak istemiyoruz ama sonra çocukları da sevip, beraber içip şarkı söylüyoruz. Sen böyle uyuz bir insan değilsin ama uyumlu, eğlenceli birisin. Kafamız iyi, hava kararmak üzere, ayakkabılarımızı çıkarıp denize doğru yürüyoruz.. Su diyorsun sen, su her şeyin ilacı.